Hoegaarden, Witbier (Weissbier) yani beyaz bira türünde bir buğday birasıdır. Sınırlı Almanca’mın beni en çok mutlu ettiği alanlardan biri de bira kaynaklarını okurken bazı kelimeleri çeviri ihtiyacı olmadan anlamam sanırım.
Hoegaarden, daha önce yazmış olduğum Belçika Bira Tadım etkinliğinde de inceleme şansına eriştiğim ve bira tadım konusunun ustası dostlarımdan dinlediğim bir ürün.
Tarihin en eski içkisi olarak düşünülen bira, Avrupa’daki üreticilerinde de epey derin bir tarihe sahip. Hoegaarden aslında Belçika’da bir kasaba ve buradaki üretim 14-15. yüzyıla dayanıyor. Filtrasyon görmeyen bu bira içerisinda oldukça faydalı besin maddeleri ve protein taşıyor. Hatta Orta Çağ’da geçen dizilerde görmüşsünüzdür, hasta olanlara su verilmez bira veya baharatlı şarap verilirmiş. Suyun kirli olduğu bu dönemlerde hafif alkol içeren biralar ve şaraplar daha sağlıklı sayılırmış.
Bazı barlarda içerisine bir dilim portakal ile servis edildiğini bile görebilirsiniz. Ben tadını gölgelediğini düşünüyorum, ama yine de bazen bu keyife ben de “evet” diyorum.
Hoegaarden Belçika Birası Tadım Notu
Görüntü: Filtrasyona uğramadığı için bulanık bir görüntüsü var, açık sarı renkte bir bira. Bardağa boşalttıktan sonraki köpük miktarı zengin, sonrasında ise sönümleniyor. Filtrasyona uğramadığı için bardağa servis edilirken bir noktadan sonra şişe sallanarak boşaltmaya devam edilmesi önerilmektedir.
Koku: Servis edilirken bazen portakal dilimi atarlar içerisine restoranlarda. Bence biranın gerçek kokusunu almak için bunu garsona belirtin ve koydurtmayın. Zaten kokuda bir portakal, narenciye cümbüşü ile karşı karşıya olacaksınız. Hafif bir baharat kokusu da geriden tatlı tatlı geliyor, tam bahar kokuları diyebiliriz.
Tat: Kolay içimli bir bira, ama bu kalitesizlik anlamına gelmiyor. Her biranın kendine has amacı vardır. Yazın en sıcak günlerinde bir Islay viskisi içiyor musunuz? Normal biriyseniz muhtemelen hayır. Hoegaarden da en uygun içim modunu düşünecek olursak tam bir ferahlama birası. Aromalar yine burunla paralel portakal ve hafif limoni diyebilirim.
Bitiş: Kısa bir bitişe sahip, hafif bitter acılıkta bir bitişe sahip.
Genişleyerek gelen bir ağza sahip bardağı var, servis sırasında portakal dilimi de kullanılabiliyor. Ben genelde direkt olarak biranın aromasını almayı tercih ettiğim için bunu yapmamasını rica ediyorum servis elemanından, sizin de aklınızda olsun.
Bu arada bu yazı gibi bir çok restoran ve seyahat önerisinde bulunduğum Instagram hesabımı da linke tıklayarak takip edebilirsiniz.
No Responses to “Hoegaarden Belçika Birası Tadım Notu”