Viktor Levi, şu anda sadece Moda şubesiyle hayatını sürdüren bir şarap evi. Ancak şarap sevdalısı biri olarak buranın beni üzen noktaları var. Nedenlerini sıralamadan önce kısaca Viktor Levi tarihçesinden bahsedelim:
Viktor Levi Kimdir?
Viktor Levi, 1900’lü yılların orta bölümünde yaşamış Çanakkale’li bir sardalya ve üzüm toptancısıdır. İstanbul’a bu ürünleri getirirken müşterileri ondan şarap da talep eder. Bu işin toptancılığına da başlar. Bir süre sonra dönemin büyük şarapevleri (Pano, Diamandi, İzmirli, Sofaki) bu şarapları en çok kendileri sattıkları için ödemelerde geciktirme yapmaya başlarlar. Bu duruma kızan Levi kendi şarapevini açar. 1967’ye kadar burayı işleten Levi vefat eder ve kuzeni de 1985’e kadar işletmeye devam eder. Kuzenin Amerika’ya yerleşmesinden sonra mekan kahvehane olarak yaşamını devam ettirir ve 1999 yılında Fevzi Büyükerol tarafından alınır ve renove edilir. Tarihi doku korunarak, Moda’nın en güzel bahçelerinden de birine sahip Viktor Levi Şarapevi yeniden açılır.
Viktor Levi Moda
Objektif bakış açısıyla Moda’nın en güzel ambiyanslarından birine sahip ve oldukça da merkezi konuma sahip bir mekan. Ne yazık ki bence işletme tüm bu güzel birleşenlerin hakkını veremiyor. Menüsünde rakı ve bira bulunduran bir şarapevi bende çok fazla soru işareti uyandırıyor doğrusu.
Yemekler ve Menü
Menü şaraptan çok bira ve rakıya uyumlu yemeklerden oluşuyor. Peynir tabakları çok üst düzey bir kalitede olmasa da şarabın yanında tercih edebileceğiniz kalitede. Balıklar da Kadıköy’ün içerisinde bir mekan olmasından ötürü taze ve lezzetli. Yine de çok sıradan ve kendini yenilemeyen bir menü mevcut. Neredeyse yıllar önce ne ise hala aynı yemekler; mevsimsel değişiklikler nadiren var ve bahar-güz menüsü gibi bir ayrım yok. Oysa ne kadar güzel yemek şarap uyumları yapılabilir, Anadolu yakasının yıldızı bile olabilir.
Viktor Levi Şaraplar
İşte en üzücü kısım. Kendini yenilemeyen bir şarap menüsü ve dar şarap kavı. Benim betimlemem ile şarap özlemi çeken bir şarapevi. Viktor Levi etiketli şaraplar servis ediliyor, birkaç tane de Kavaklıdere’nin normal şarapları var, hepsi bu. Şarap çeşidi olmayan bir şarapevi gibi şu anda.
Servis elemanlarının şarap bilgisi zayıf, kadehler kalın ve kaba. İçeceğimiz şarap zaten orta kalite olduğundan ötürü bu iki etkenle birlikte keyif bir kademe daha aşağıya çekiliyor.
Avrupa yakasında en az 5 tane eli yüzü düzgün şarapevi sayabiliyorken, Anadolu yakasında büyük açık var. Dışarıdan yemek ve şarap konusunda danışmanlık alsalar bu yakanın incisi olabilecek şansı ellerinde tutuyorlar, ama bu vizyonu henüz gerçekleştirmediler. Halbuki yapacakları bir atılımla cirolarını çok daha yukarı çekebilirler. Dileğim bir gün bu hazin uykudan uyanıp, Anadolu yakasına hak ettiği şarapevini kazandırmaları ve Viktor Levi ismine hak ettiği değeri kazandırmalarıdır. Peki mekan ne yapmalı:
- Çalışanlarını WSET-1 gibi en azından giriş seviyesi bir şarap kursuna gönderilmesi
- Kadehlerin en azından bir üst kaliteye geçmesi ve kırmızı-beyaz-roze şarapta farklı kadehlerin tiplerinin servis edilmesi
- Geniş de bir mekan, kav yapma konusunda ek bir maliyete ihtiyaçları yok. İlk aşamada en azından büyük markaların hepsinden birer ürün gamı oluşturması, sonrasında kolayca ulaşabilecekleri butik şarap üreticilerinden birer şişe menülerine eklemeleri. Bu en az 3 ay sürecek bir süreç, danışmanlık desteği alabilirler.
- Bira ve rakıyı menüden kaldırmaları gerekiyor. Bu radikal bir değişim, bu süreç konusunda danışmanlık alınması gerekiyor.
- Viktor Levi etiketli şarapları için bir şarap üreticisinin üst düzey bir şarabı üzerinde anlaşıp, bunu premium şarap olarak menüde yer vermek; böylece marka imajını güçlendirmek.
Parasal yatırımdan ziyade daha çok zaman ve mesai harcanarak toparlanacak konular. Tüm bu yorumlarıma rağmen yine de her daim mekanın bir şekilde dolu olması, bu lokasyonun potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor ve içimde gelecekte bu mekanın da gerekli atılımı yapacağı konusunda umudumu korumamı sağlıyor.
Son olarak bu yazı gibi bir çok restoran ve seyahat önerisinde bulunduğum Instagram hesabım “alperkirdal” ı da linke tıklayarak takip ederseniz çok sevinirim.
Adres: Caferağa Mah. Moda. Cad. Damacı Sk. No:4 Kadıköy – İstanbul
Tel: +90-216-449-9329
4 Responses to “VIKTOR LEVI ŞARAP EVİ”
08/06/2018
ceydaViktor Levi’ye 4 defa gittim. Menüde 46 çeşit farklı şarap saydım. Bu şarap menüsüne yetersiz demenize hiç ama hiç anlam veremedim. 100 çeşit mi olması gerekiyordu yani? Zaten ülkemizde ben dahil 100 çeşit şaraptan anlayacak kadar gelişmiş bir şarap kültürü yok, olmasına gerek olduğunu da pek sanmıyorum, hiçbirimiz şarap eksperti değiliz ki çok ufak nüansları algılayabilelim. Ayrıca kadehe takılmanıza da çok şaşırdım. Binlerce kişiye hizmet veren bir yer paşabahçenin süper ince dokunduğunda kırılan kristal kadehlerinde şarap sunacak değildi herhalde, az çok sağlam olması gerekiyor. Ben evimde bile kristal lüks kadehleri çok dikkatli yıkamama rağmen hepsi çatlamıştır. Yani bu eleştiriniz de haksız maalesef. Ama benim eleştirdiğim de bir husus var ki o da Viktor Levi Şaraplarının numaralarından üzümün türünün ve tadının anlaşılamaması ve menüde de buna ilişkin hiçbir açıklama olmaması
08/06/2018
beyazyakaligurmeMerhabalar Ceyda Hanım,
Çok teşekkür ederim yorumunuz için, dilerseniz açıklayım maddeleri:
– Viktor Levi büyüklüğünde kendini şarap evi olarak konumlayan bir yerin menüsünde en azından 20 çeşit üretici, 100 adet farklı şarabın olması gerekir. Zira yaklaşık 100 m2 diyemeyeceğimiz Solera Şarapevinin bile buradan daha fazla çeşidi var. Bu nedenle kesinlikle menü derinliği açısından yetersiz.
– Ülkemizde bu kültür var mı yok mu tartışılır, ancak kültürün oluşması anlamında bu tarz yerlerin öncü olacak vizyona sahip olması şarttır.
– Yazının içerisinde gördüğünüz kadeh çok alt segment ve şarapevi sıfatını taşıya bir mekan için uygun değildir. Kristal bir kadeh değil, ancak HORECA sektörüne sunulan standart şarap kadehlerinden kullanması bile yeterli olacaktır. Bunlar tek seferlik bir yatırım ihtiyacıdır ve sandığınız boyutlarda yüksek rakamlar değildir. Zira şaraptan keyif almanın en önemli unsurlarından biri kadehtir.
– Son olarak da üzümün türünün yazmadığı, no:51 vs gibi etiketlemelere hala anlam veremiyorum ben de. Kimden nasıl bir fikirle çıktı çok merak ediyorum 🙂 Tüm bunlara rağmen bu mekanın hala iş yapabiliyor olmasına da size hak vererek Türkiye’de şarap kültürünün yeterince gelişmemiş olması ve bilinçsiz tüketime bağlıyorum.
Sevgiler.
20/10/2017
YesempatikFotoğraftaki kadehi görünce anında insanın kafasında bir fikir oluşuyor zaten, o yüzden “ucuz kır düğünlerinde kullanılan kalın kaba kadehler” ibaresi cuk oturmuş. Bence adı şarapevi olarak kalmış sadece.
20/10/2017
beyazyakaligurmeBetimlemeyi sevmene sevindim Nilgün’cüm, tam senlik bir cümle olmuş gerçekten 🙂